Fidye

Fidyelerinizi, İFAM Vakfı aracılığı ile ilim talebesi kardeşlerimize ulaştırıyoruz. 2025 yılı için Asgari Fidye bedeli 180 TL'dir.

Bağış Yap

Bir fidye miktarı, bir sadaka-i fıtır miktarıdır ve ayette belirtildiği üzere bir fakiri tam bir gün doyurmaktan ibarettir. Bir gün ise 2 öğün olarak hesaplanır. Fidye vermek durumunda olan kişi, fidyenin karşılığını para olarak da verebilir. Oruç fidyeleri Ramazan ayı içerisinde düzenli verilebileceği gibi, Ramazan sonunda toptan olarak da verilebilir. Ramazan ayında ödemesi gereken fidyeyi henüz ödeyememiş kişiler Ramazan ayından sonra bu fidyelerini ödeyebilirler. Henüz ulaşılmamış olan gelecek Ramazan ayı için farziyet oluşmadığından önceden fidye ödemesi yapılamamaktadır.

Fidyelerinizi, İFAM Vakfı aracılığı ile ilim talebesi kardeşlerimize ulaştırıyoruz. 2025 yılı için Asgari Fidye bedeli 180 TL'dir.



RAMAZAN’DA HASTA VEYA SEFERİ OLDUĞUNDAN DOLAYI ORUÇ TUTAMAYAN KİŞİ, ORUÇ TUTMAYA VAKİT KALMADAN VEFAT ETSE KAZA İLE SORUMLU OLUR MU?

FETVA

            Ramazan’da hasta veya seferde olduğundan dolayı oruç tutamayan kişi daha sonra oruç tutma imkanı bulamadan vefat ederse tutamadığı günlerden sorumlu olmaz.[1] Zira bu kişi Allah Teala’nın zikredilen iki sınıf için tutamadıkları günleri kaza etmeleri için emrettiği Ramazan günlerinin sonrasına ulaşamamıştır.[2]

            Hasta iyileştikten, misafir de mukim olduktan sonra tutamadığı günlerin oruçlarını kaza etmez ve bu hal üzere vefat ederse zimmetinde sıhhatli veya mukim olduğu gün kadar kaza gerekir.[3] Örneğin bunlardan biri dolayısıyla Ramazan’da yedi gün oruç tutamaz ve Ramazan sonrası iyileşmesinin/mukim olmasının akabinde beş gün yaşar ve bu süre zarfında tutmadığı oruçları kaza etmeden vefat ederse beş gün adına vasiyette bulunmalıdır. Kalan iki günden ise mesul değildir.

            Hanefi mezhebine göre Ramazan’da tutamadığı oruçların kazasını yapamadan ölüm döşeğine giren kimse tutamadığı her gün adına bir fakirin doyurulması için vasiyette bulunmalıdır.[4] Şayet bu kişi vasiyette bulunmadan vefat ederse varisleri onun adına fidye vermek zorunda değildir.[5] Bununla birlikte vasiyet olmaksızın fidye verecek olurlarsa bunun vefat edenin kazası yerine geçeceği ümit edilir.[6]

           

[1] Ebü’l-Hüseyn Ahmed b. Ebî Bekr Muhammed b. Ahmed el-Kudûrî, el-Muḫtaṣar (Beyrut: Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1997), 63.

[2] Abdülganî b. Tâlib b. Hammâde el-Guneymî ed-Dımaşkī el-Meydânî, el-Lübâb fî şerhi’l-Kitab (Beyrut – Lübnan: el-Mektebetü’l-İlmiyye, ts.), 1/170.

[3] Heyet, el-Fetâva’l-Hindiyye (Daru’l-Fikr, 1310), 1/207-208.

[4] Ebü’l-Hasen Burhânüddîn Alî b. Ebî Bekr b. Abdilcelîl el-Fergānî el-Mergīnânî, el-Hidâye şerhu bidâyeti’l-mübtedî (Sind: el-Büşra, 2021), 1/124.

[5] Ömer b. İbrâhîm b. Muhammed el-Mısrî Sirâcüddîn İbn Nüceym, en-Nehrü’l-fâʾiḳ (Darul Kütübil İlmiyye, 2002), 2/30.

[6] Ebû Muhammed (Ebü’s-Senâ) Bedrüddîn Mahmûd b. Ahmed b. Mûsâ b. Ahmed el-Aynî, el-Binâye fî şerḥi’l-Hidâye (Beyrut – Lübnan: Dârüʹl-kütübiʹl-’ilmiyye, 2000), 4/85.

 

FİDYE NEDİR, FİDYEYİ KİMLER VERİR?

Allah Teala Ramazan ayına ulaşan kişilere oruç tutmayı,[1] oruç tutamayacak kadar yaşlılara veya iyileşme umudu olmayan hastalara ise tutamadıkları oruçlar için fidye vermeyi emreder.[2] Ayet-i kerimedeki “الذين يطيقونه” ifadesi kelime anlamı itibariyle “Oruca güç yetirebilenler” demek olsa da siyak ve sibaktan da anlaşıldığına göre bundan murad “Oruca güç yetiremeyenler”dir. Zira ayette olumsuzluk ifade eden “لا” hazfedilmiştir. Nitekim bunun örnekleri Kur’an-ı Kerim’deki farklı ayetlerde de vardır.[3] Ayrıca Abdullah b. Abbas’ın (r.a) söz konusu ayeti “الذين يُطَوَّقُونَهُ” şeklinde[4] okuduktan sonra bunun oruç tutmaya gücü olmayan yaşlılar hakkında olduğunu söylemesi de bu manayı desteklemektedir.[5] Buna göre fidyeyi oruç tutmaya gücü yetmeyecek kadar yaşlı veya iyileşme umudu olmayan hastalar verebilir. İleride iyileşme ihtimali olan hastalar ve oruç tutabilecek güce ulaşabileceğini düşünen yaşlılar ise fidye vermez, orucu güne gün kaza eder.[6]

            Allah Teala bu durumda olan kişiye fidye olarak tutamadığı her gün için bir fakiri doyurmasını emretmektedir.[7] Fukaha, oruç fidyesi miktarının fıtır sadakası ile aynı olduğunu ifade etmektedir.[8] Hanefilerin esas aldığı rivayetlere göre Allah Rasulü ﷺ fıtır sadakasının miktarını yarım sa’ buğday veya bir sa’ hurma ya da arpa olarak belirlemiştir.[9] Fıtır sadakası ve fidye yiyecek olarak verilebildiği gibi nakit olarak da verilebilir. Diyanet bu yıl fıtır sadakasını 130 TL olarak takdir etmiştir. Buna göre oruç tutamayacak kadar yaşlı olanlar ile iyileşme umudu olmayan hastalar her gün için 130 TL fidye vermekle mükelleftir. Fakir olduğundan dolayı fidye vermeye imkanı olmayan kişi ise istiğfar edip Allah Teala’dan affını talep eder.[10]

[1] Bakara, 2/185.

[2] Bakara, 2/184.

[3] Bkz. Yusuf, 12/85; Nisa, 4/176; Nahl, 16/15. Bu hususta bkz. Kemaluddîn Muhammed b. Abdi’l-Vâhid İbnu’l-Hümâm, Şerhu Fethi’l-Kadîr ala’l-Hidâye (Beyrut: Dâru’l-Fikr, 2012), 2/357.

[4] Bu durumda ayeti kerimenin manası şu şekilde olur: “Oruçla mükellef olup da buna gücü yetmeyenler.” Bkz. Şemsuddîn Muhammed b. Muhammed el-Hatîb eş-Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc İlâ Ma’rifeti Me’ânî Elfâzi’l-Minhâc (Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 2011), 1/588.

[5]  Buhari, Tefsir, (Bakara), 25 (Hadis No: 4505).

[6] Alâuddîn Ebu Bekir b. Mes’ûd el-Kâsânî, Bedâiu’s-Senâi’ fî Tertîbi’Şerâi’ (Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 2010), 2/628.

[7] Bakara, 2/184.

[8] Zeynuddîn İbn Nüceym, el-Bahru’r-Râik Şerhu Kenzi’d-Dakâik (Dâru’l-Kitâbi’l-İslâmî, ts.), 2/306.

[9] Buhari, Zekat, 71 (Hadis No: 1504).

[10] İbnu’l-Hümâm, Şerhu Fethi’l-Kadîr ala’l-Hidâye, 2/357.